- birbirine geçmek
- а) нача́ть ссо́риться; б) прям., перен. запу́таться
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
Büyük Türk-Rus Sözlük. 2014.
avurtları çökmek (veya birbirine geçmek) — çok zayıfladığı yüzünden belli olmak Kırkını bitirmek üzeredir. Saçları dökülmüş, avurtları birbirine geçmiştir. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
teğet geçmek — 1) yakınından geçmek 2) mec. bir konuya üstünkörü dokunmak Birbirine teğet geçmiş iki acılı yaşamın öyküsü radyofonik seslere dönüşür. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağızdan ağıza dolaşmak (veya geçmek) — bir sözü herkes birbirine söylemek Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç içe girmek (veya geçmek) — birbirinden ayrılamaz durumda olmak Burada tarih ile masal iç içe girmiş durumdadır; hangisi masal, hangisi tarih, karışır gider birbirine. M. C. Anday … Çağatay Osmanlı Sözlük
İŞTİBAK — (Şebeke. den) Örülmek. Örgülenmek. * Karşılıklı birbirine geçmek. * Perişanlık. * Zâhir olmak. * Koz: Güneş battıktan sonra gökte kum taneleri gibi görünen karışık yıldızlar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçme — is. 1) Geçmek işi, mürur 2) Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça 3) sf. Çakılmış, yapıştırılmış veya lehimlenmiş olmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
CIVATA — Arkası iri başlı ve ucu somun geçmek üzere yivli vida. Başlıca potrelleri, demir ve tahtaları birbirine bağlamaya yarar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük